Mevlana-İstediğin bir şey olursa bir hayır, olmazsa bin hayır ara-Hakan Mengüç (1)
- HBDivarcı

- 12 Kas 2024
- 2 dakikada okunur

İlmin gayesi, Yaradan'a ulaşmaktır. Aşktır. Aşka ulaşmayan ilim, ilim değildir. İlim seni aşka götürmüyorsa, cehalet daha hayırlıdır.
Aradığın şeyi okuyarak bulamazsın. Onu ancak kalbinle bulursun. Dünyadaki bütün kitaplar, bütün hesaplar aklın bir oyunudur sadece. İnsan aklının oyunu... Bütün bu kelimeler, sözler, laflar sevginin yerini tutmaz. Okuyarak öğreneceksindir belki ama ancak aşkla anlayacaksın.
Bundan sonraki yolculuğumuz aşk yolculuğudur. Aşkı kalem yazmaz ki kitaplarda bulasın. Bırak artık kitapları. Sen aşk denizine dal. Seni bu noktaya getiren bilgiler senin buradan sonra ilerlemeni engeller. Onları bırakmayı, vazgeçebilmeyi göze al.
Mevlana ilmin kapılarında kalmaya razı olmadı. Aşk yolunda ilerlemeyi seçti. Bütün öğrendiklerini geride bırakmaya razı oldu. Eleştirilmeyi de, dinsizlikle yaftalanmayı da göze aldı. Ama aşk yolculuğundan vazgeçmedi. Çünkü biliyordu ki aşk insanı yakar ama yanmak da ruhu olgunlaştırır. Bu yüzden ''hamdım, piştim, yandım!'' demiştir Mevlana aşk yolunu yürürken.
Sen yola çık, yol sana görünür...
Allah'a ulaşacak birçok yol var. Ben Aşk'ı seçtim...
''Olan''ın içindeki hayrı ve sınavı okuyabilme kabiliyetiyle yaratılmış insanoğlunun, ''olan'' her şeyin içindeki hayrın ve sınavın söylediklerini de işitebilmesi kâmil insan olmanın değerlerinden biri...
Sufiler, tasavvufun ilk ve en önemli unsurunun sohbet ve hizmet olduğu konusunda hemfikirdirler. sohbet de ancak iyi bir dinleyiciyle mümkün olabilir. Duymakla dinlemek aynı şey değildir. Sağlıklı bir kulak her şeyi duyar ama yine de dinlemeyi beceremeyebilir. Dinlemek, yalnızca kulakla değil, aynı zamanda beyinle, odakla, hisle, algıyla, hazır olmakla, gönülle, bilgelikle, sakinlikle, yavaşlıkla ve yine bilgiyle ilgilidir. Dolayısıyla tasavvufta dinleyicilik de bir tür ustalıktır. Öğrenmek ve gelişmek ister. Hizmet ise dinlediklerinle ilgili cimriliğe sapmadan, bildiğini başkalarıyla cömertçe ve hiç zorlanmadan paylaşabilmekle, esirgememekle mümkündür.
Canlılar arasında zekâsıyla ve konuşma yeteneğiyle, daha doğrusu diller icat edebilme becerisiyle de üstün bir varlık olarak kabul edilen insanoğlu, konuşarak değil dinleyerek gelişir tekâmül yolunda. Dinleyen insan öğrenir, dinleyen insan neyi yapıp neyi yapmaması gerektiğinin kararını alabilir, dinleyen insan bilinçlenir, büyür, gelişir, dönüşür ve en önemlisi de düşünme sanatını kavrar... Düşünmek de sadece zihnin bir hüneri değildir zira... Kalbin de dinlemeye çekilip geleni anlama ve kabul etme süreci vardır. Kalbin de bir karar alma yetisi vardır.
12.11.2024





Yorumlar