Carl Gustav Jung-Dışa bakan rüya görür, içe bakan uyanır-Özlem Küskü (1)
- HBDivarcı
- 12 Kas 2024
- 2 dakikada okunur

Yaşamın daha derinlerine inmek, sadece tüketmenin ve yaşamı harcamanın ötesinde başka anlamlar keşfetmek ölümlü ve âciz olan bizlerin yani hepimizin hayatını daha dolu bir hale getirmenin yollarındandır. Herkesin kendi bilinçdışından işe yarar bir şeyler bulup çıkarabilir miyim sorusunu kendisine sorması gerekir. İnsanı bireysel tamlığa ulaştıracak dönüşümün kapısı burada gizlidir. Bu bir banka hesabını şişirmekten ya da dış dünyanın gelip geçiciliğinde sahte şeylere tutunmaktan çok daha değerlidir.
İstekleri dış şeylerden yüz çeviren kişi, ruhun olduğu yere ulaşır. Ruhu bulamazsa boşluğun dehşeti onu kaplar ve korku onu zamanı kamçılayan bir kırbaçla sürükler ve yine dünyanın sığ şeyleri için umutsuz bir çaba ve kör bir istek duymaya devam eder. Sonsuz isteğiyle budalalaşır ve ruhunun yolunu yitirir ve bir daha da bulamaz. Her şeyin peşinden koşar ve onları sıkı sıkıya tutar ama ruhunu bulamaz çünkü ruhunu ancak kendi içinde bulabilir.
Bugünün modern insanı eskinin ilkel insanından daha çaresiz ve yalnızdır. İlkel insan göz görülmeyen ruhlardan ve hayaletlerden korkarken dahi bir uzlaşının peşinde olmuştur ama bugünün insanı anksiyete ve bağımlılığın pençesine düşmüş, rasyonel aklı onu bölünmenin eşiğine getirmiştir. İlkel insanın da şeytanları olmuştur ama bugün gelişmiş uygarlığın bizlere yüklediği korkular çok daha tehlikeli boyutlardadır.
Belki de bilinçdışınızın söylemek istediği şey o kadar can sıkıcı ki dinlememeyi tercih ediyorsunuz. İnsanlar bazı şeyleri kabul edebilselerdi muhtemelen daha az nevrotik olurlardı. Ancak genel olarak bu şeyler uygunsuz ya da can sıkıcı şeylerdir. Bu yüzden her zaman belli bir miktar bastırma vardır ama asıl olay bu değildir. Asıl olay onların gerçekten bilinçsiz olmasıdır. Bilinçli olması gereken belirli şeyler hakkında bilinçsizseniz o zaman siz ayrışıksınız demektir. O zaman siz sağ eli sol elinin ne yaptığını bilmeyen bir insana dönüşürsünüz. Entekllektüel insan için sorun budur.
Bana kalırsa inanç insanın en güçlü silahlarından biri olan düşünceyi dışlamaz. Ama ne yazık ki inananların çoğu bilimden ve psikolojiden o denli kopmuş halde ki, ezelden beri insanın kaderine hükmeden gizemli psişik güçlere karşı gözlerini kapatıyor. Bizler her şeyi gizemlerinden ve sırlarından soyduk. Artık hiçbir şey kutsal değil.
Bugünün insanı kendini yalnız hisseder çünkü artık doğayla bağ kurmamaktadır. Taşları, bitkileri izlemiyor, akan suları dinlemiyor, duymuyor ve onlarla konuşmuyoruz. Dahası onların konuştuğunun da farkında değiliz. Kopan bu bağın sonucunda duygusal enerjimizi de kaybetmiş bir hale geliyoruz.
Bugünün derdi bu, ruhumuzun kaybolması. İşin acıklı tarafı da onu olmayan yerlerde aramamız. Konfüçyüs bu meseleyi harika bir şekilde özetlemiş gibi şöyle der: ''En zor şey, karanlık bir odada bir kara kediyi bulmaktır, özellikle odada kedi yoksa.''
İnsan kendine körken, tüm uğraşlarında bilinçsiz bir karanlığı taşırken, yolunu düzgün bir şekilde nasıl görebilir?
Geleceğe giden hazır bir yol yok. Yolumuza devam ederek yollar yapıyoruz.
Birey için tek bir macera vardır: Kendi bilinçdışını keşfetmek.
12.11.2024
Comentarios